Sonic Youth: Noise Rock’ın Öncülerinin Tarihçesi

Sonic Youth: Noise Rock’ın Öncülerinin Tarihçesi

Sonic Youth, 1981’den 2011’e kadar varlığını sürdürmüş New York kökenli bir rock grubudur. Oldukça deneysel bir grup olan Sonic Youth’un müziğini tanımlamak için “no wave”, “avangart”, “punk” ve “noise rock” terimlerini kullanabiliriz. Hatta deneysellikleri öyle bir boyuta ulaşmıştır ki enstrümanların tınısını değiştirmek için bateri bagetleri, tornavida gibi nesneleri kullanıp gitarlarını ilginç şekillerde akort ederek şarkılarını kaydetmişlerdir. Peki alternatif rock’ı kökünden etkilemiş bu grup nasıl kuruldu ve dağılana kadar geçen 30 yılda kariyerlerinde neler yaşandı? Gelin hep birlikte Sonic Youth’un kısa bir tarihçesine göz atalım.

İleride Sonic Youth’un kurucusu, solisti ve gitaristi olacak olan Thurston Moore, 1976 yılında New York’a taşınır ve The Coachmen isimli gruba katılır. Lee Ranaldo bu grubun hayranıdır ve sonrasında Thurston Moore ile arkadaşı olur. Kendisi ise Glenn Branca’nın grubunda elektro gitar çalmaktadır. The Coachmen dağıldıktan sonra Moore, Kim Gordon ile tanışır. Kim Gordon da tıpkı kendisi gibi bir müzisyendir, bas çalmaktadır. Moore ve Gordon, 1980 yılında The Arcadians isminde bir grup kurar. Daha sonra gruba Lee Ranaldo ve baterist Richard Edson da dahil olur. Thurston Moore, kuruluşundan kısa bir süre sonra grubun adını Sonic Youth olarak değiştirir. Grubun adı, MC5 grubunun gitaristi Fred “Sonic” Smith’in lakabından ve reggae sanatçılarının isimlerinde “Youth” kelimesini sıkça kullanmasından gelir.

Edson’ın gruptan ayrılması üzerine 1981 yılında 5 şarkılık bir mini-LP kaydedip yayımlayan Sonic Youth’un yeni bateristi Bob Bert olur. Kasım 1982’de turnedeyken Thurston Moore ve Bob Bert arasında gerginlik yaşanır; Moore, Bert’in bateri çalma stilinden memnun değildir. Sonrasında Bob Bert gruptan kovulur ve yerine Jim Sclavunos gelir.

Takvim 1983’ü gösterdiğinde Sonic Youth, ilk stüdyo albümleri “Confusion Is Sex” albümünü yayımlar. Avrupa’da 2 haftalık bir turne ayarlayan grup, birkaç ay sonra Sclavunos’un ayrılmasıyla bir kez daha bateristsiz kalır. Bob Bert yeniden gruba dahil olur ve Avrupa’da yavaş yavaş tanınmaya başlarlar. Buradaki küçük çaplı başarılarına kıyasla New York’ta Sonic Youth’un adından hiç bahsedilmez. Bu sırada 1984 yılında Londra’da olaylı bir konser gerçekleşir. Konserde grubun ekipmanları arızalanınca Thurston Moore sinir krizi geçirir ve enstrümanlar dahil sahnedeki tüm ekipmanları parçalamaya başlar. ‘Punk’ anlayışına oldukça uyan bu hareket seyircileri kendinden geçirir ve bu olayla birlikte Sonic Youth’un popülaritesi artar.

Amerika’ya geri döndüklerinde artık her hafta başka bir yerde konser vermekteydiler. Aynı yıl Kim Gordon ve Thurston Moore evlendi ve grup “Bad Moon Rising” isimli albümlerini çıkarttı. Albüm, Moore ve Ranaldo’nun sahnede gitar ayarı yapılırken zaman doldurmak için oluşturdukları geçiş parçalarından oluşmaktadır. O yüzden şarkıların yoğun ritimler aracılığıyla birleştirildiği, kesintisizlik hissiyatı veren bir kayıt elde edilmiştir. Albümün dikkat çeken parçalarından “Death Valley ‘69”, Charles Manson tarikatının cinayetlerinden esinlenerek yazılmıştır. Albüm, Birleşik Krallık’ta altı ayda 5.000 kopya satarak bir ‘underground’ grubuna göre iyi bir başarı elde eder. Bu esnada Bob Bert bir kez daha gruptan ayrılır ve bu son ayrılışı olacaktır; çünkü yerini, Sonic Youth dağılana kadar grubun davulcusu olan o Steve Shelley’e bırakır. Shelley’nin gruba katılmasıyla birlikte artık Sonic Youth kendi kimliğini tam olarak bulacaktır.

1986 yılında EVOL isimli albümlerini yayınlandı. Genel olarak şöhret temasını ele alan bu albümle beraber grubun Amerika’daki popülerlikleri arttı; öyle ki müzik eleştirmenleri artık Sonic Youth’u daha fazla görmezden gelemedi. The New York Times yazarlarından Robert Palmer, Sonic Youth’un ‘Jimi Hendrix’ten beri en orijinal gitar tabanlı müzik yapan grubu’ olduğunu söyledi. Albümün gözde parçalarından “Expressway To Your Skull”, yıllar sonra ‘Grunge’ın Vaftiz Babası’ Neil Young tarafından bir röportajda övüldü. Sonic Youth nihayet değer görmeye başlamıştı.

1987 yılında “Sister” albümü piyasaya sürüldü ve oldukça olumlu eleştiriler aldı. Fakat bu grup için yeterli değildi, daha fazlasını arzuluyorlardı. Plak şirketlerini değiştirdiler ve 1988 yılında “Daydream Nation” isimli albümlerini yayımladılar. Bu albümle oldukça büyük bir başarı elde ettiler ve albüm birçok listede başı çekti. Rolling Stone dergisi tarafından ‘on yılın en iyi albümlerinden biri’ ilan edildi. 2006 yılında ise albüm, Kongre Kütüphanesi tarafından Ulusal Kayıt Sicili’ne eklendi.

Takvim 1990 yılını gösterdiğinde ise onları bir nevi ‘mainstream’e taşıyan albümleri “Goo” piyasaya sürüldü. Bu sırada ortaya yeni bir müzik türü çıkmıştı: Grunge. Sonic Youth bu türü etkileyen gruplar arasındaydı, öyle ki Kurt Cobain bir Sonic Youth hayranıydı ve kendisinin hazırladığı en iyi albümler listesinde “Daydream Nation” da yer alıyordu. O zamanlar henüz tam patlamamış olan Nirvana grubuyla birlikte turneye çıktılar ve birlikte “1991: The Year Punk Broke” isimli bir belgesel kaydettiler. 1992 yılında “Dirty”, 1994 yılında ise “Experimental Jet Set, Trash and No Star” albümlerini çıkarttılar. Thurston Moore ve Kim Gordon çifti yine aynı yıl kızları Coco Gordon Moore’u kucağına aldı. Gordon’ın hamileliği turneyi de etkiledi ve o dönem fazla konser veremediler. Ama bu çok da sorun değildi, çünkü artık Sonic Youth büyük bir kitle tarafından dinlenen bir gruptu ve üretkenlikleri hiç olmadığı kadar fazlaydı.

1995 yılında “Washing Machine” piyasaya sürüldü. Bu albüme dair en çok dikkat çeken şey, alışıldık Sonic Youth tınısından daha farklı olmasıydı: Daha deneysel, daha yavaş, daha ruhani. Albümün gözde parçalarından biri tam 19 dakika süren “The Diamond Sea” oldu. 1998 yılında ise onuncu albümleri olan “A Thousand Leaves”i yayımladılar. Artık grup üyelerinin yaş almasıyla birlikte daha olgun bir stile geçiş yapıldı ve 2009’a kadar 5 albüm daha çıkardılar. 2009’da piyasa sürdükleri on altıncı albümleri “The Eternal”ın son albümleri olacağını kimse tahmin edememişti, üyeler bile.

Thurston Moore ve Kim Gordon çiftinin son dönemlerde yaşadığı problemler doğal olarak grubu da etkilemeye başlamıştı. En sonunda Gordon, Moore tarafından yıllardır aldatıldığını öğrendi ve çift 27 yıllık evliliklerini sonlandırdı. Evliliğin bitişi, grubun da sonu demekti.  Grup 2011 yılında dağıldıklarını açıkladı.

Nirvana, Pavement, Dinosaur Jr., Beck, My Bloody Valentine ve daha nice isimleri etkilemiş olan Sonic Youth’un rock müzik camiasındaki etkisi inkar edilemez. Yine de 30 yıl müzik yapmış ve birçok rock alt türüne öncü olmuş bu grubun günümüz genç kuşak tarafından bilinmemesi üzücü. Bu yazı vesilesiyle daha önce yapmadıysanız Sonic Youth’a bir şans vermeniz dileğiyle.

Yazar

2001 yılında İstanbul'da doğdu. Ege Üniversitesi'nde Alman Dili ve Edebiyatı bölümünde 3. sınıf öğrencisi.

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

bunu sevenler bunları da okudu

“Evet, Deep Purple Hala Var. Peki Ya Sen…?”

“Aa o grup hala var mı ya?” Bu hafif alaycı soru, benim gibi 40’larına gelmiş…

Milyon Dolarlık Doğaçlama: Random Access Memories

Random Access Memories, Fransız ikili Daft Punk’ın dördüncü ve son albümüdür. 17 Mayıs 2013’te yayınlanan…

Lanthimos’un Sürreal “Ucuz Roman”ı: Kinds of Kindness

Yorgos Lanthimos, sıra dışı ve alaycı bir bakış açısıyla insan ilişkilerini ve toplumsal normları, kara…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir